Cihat Özkan
Platon’un Devlet adlı yapıtında bir mağara alegorisi vardır. Mağaranın içerisinde insanlar zincire vurulmuştur. İnsanların ardında eşyalar ve eşyaların az ötesinde yanan bir ateş bulunmaktadır. Ateşin ışığı eşyalara vurur ve eşyaların gölgesi insanların önüne düşer. İnsanlar bu gölgelerin gerçek şeyler olduğuna inanırlar. Ta ki aralarından birisinin zincirleri kırılana dek! İnsanlardan birinin zincirleri kırılır ve bu insan mağaranın dışına çıkar. Önce güneşin ışığından dolayı gözleri kamaşır; sonra ışığa gözleri alıştıkça dışarıdaki nesneleri görmeye başlar. İşte o anda içerideki gölgeler misali ışıktaki şeylerin birer görünüş olduğunu düşünür. Görünüşlerin ardında ise görünmeyen gerçeklik bulunur. Antik filozoflardan miras aldığı fenomen, numen, kendi başına şey, gerçeklik ve görünüş kavramlarına yeni anlamlar yükleyerek ele kendi felsefesini ortaya koyan Immanuel Kant ise bir yandan kendi başına şeylerin varlığına işaret eder diğer taraftan onların birer modu olan görünüşlere....