Kayıtlar

ESTETİK VE SANAT etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ŞEYLER VE SANATSAL BAŞKALAR

Resim
Kam’ın Tüngüründe Filozofun Dansı Gök’te Ülgen, orta dünyada Gök Tanrı diye anılır. Yer Altında Tanrı Erlik, Altın Kazık ile onun dünyası Gökle arasındaki bağdır. Gök ve Yer Altının merkezi, insana Tün, Orta Dünyadır. Yer yüzüne fırlatılmış bir filozof yer altı dünyasına ayak basıp, Tündük’ten Gök’e bakmaktadır. Seyre dalmış filozof, dans ederken bir şarkı mırıldanır. Şarkının adı tekhneogonia ! Tekhneogonia [1] şeyler ve başkalar arasındaki paradokstur. Dünyaya fırlatılmış Kam, bir anda şarkıya daldı, elinde tüngür. Eşlik ediyor filozofa, tamgalar bırakıyor yaşama: Kam’ın Tüngüründe Filozofun Dansı, der misin, insan bu ruha katılmaya hazır?             Kam, dansa başladı. Doğanın içerisinden doğaya atıldı. Sanatına sarılmışken dört elle gördü ki şeyler ona katıldı, şeyler sanata. Kam içindeki filozofla karşı karşıya kaldı. Filozof sordu Kam’a sanatı hakkında: şeyler nasıl başkalaştı, başkalar nasıl sıradanlaştı. Kam bir an titredi. Haykırdı! Ben nasıl bir kurgunun içerisindeyim,

ŞAHANE BİR ŞEY YAŞAMAK

Resim
  Dilimden mi düştü heceler kâğıda, ağzımdan mı çıktı cümleler; ya da kalbimden gelen sese mi dikildi kulaklarım? Anlamaya çalıştığım ya da hissettiğim bu şeyler; sözler midir yazdıklarım, kelimeler, kavramlar, heceler, harfler, tekrarsız ve tekrar eden sesler… Öyle de olsa böyle de onları taş tabletler misali kağıtlara tırnaklarıyla kanaya kanaya, o kan ki mürekkebi, yazan gönlüm değil mi? İşte bundandır ki ön söz yazmak nafile! Bu şiirler tüm istismarcıları; adaletsiz olanları; saf ve vicdanlı yürekleri kandıran çıkar gruplarını; genel kanının ötesinde kendi cinsel kimlikleriyle var olanların yaşam hakkına şiddetle müdahale eden kişi ve kurumları, onun gibi düşünmüyor ve inanmıyor diye karşısındakini küçük görenleri ve kendi yaşamını karşısındakilere dayatanları; karşısındakinin hayatına, geçim kaynaklarına, insani vasıflarına kastedenleri; hayvanlara ve insanlara en küçük incitici harekette bulunanları lanetler. Tam da bundan dolayıdır ki bu şiirlerin kimisi ölen, tacize uğrayan çoc

ŞAİRİN ŞARKISI

Resim
  SOLO, FEAT., KORO Çok mu erken bizim için ya da senin için? Hepimiz için belirli bir belirsizlik mi söz konusu? Yoksa belirsiz bir belirliliğin içinde öylece yuvarlanıp gidiyor muyuz? Dayanmalı mıyız bu gidişe, akışına mı bırakmalıyız zamanı? Yoksa yerleşke mi kurmalı olmalıyız zamanın ve mekânın sınırlarını çizdiği beldede?  (Devamı "Şahane Bir Şey Yaşamak" adlı şiir kitabımda olacaktır)... FEAT. “Kaçmaktayız ışıklarımızdan, anlamsız bakışlardan, kendimizi yakmaktayız, [dünyayı karşımıza aldığımızda ona] sen beni boş ver hadi ruhumu anla[diyebilmeliyiz], [çünkü gitgide] kaybolmaktayız bu diyarda.” [1]  Birçok kez çaremizi görmedik ya da yaralarımıza merhem olarak birçok şeyi kabullenmedik mi? Peki bu yolun, bu belirsizliğin bir çıkışı bir umut ışığı var mı?  (Devamı "Şahane Bir Şey Yaşamak" adlı şiir kitabımda olacaktır)... KORO, SOLO Neydi tüm bu yaygaranın nedeni? Neydi bağırıp çağıran bütün bu sessizlik? Sustukça şarkısının sözleri haykıran bu beste neyin nesi

PUTLARIN ALACAKARANLIĞINDA SANAT

Resim
Nietzsche deyince aklımıza ilk olarak gelen şey h a y ı r oluyor (aslında diğer eserlerine bakıldığında hayır demese de Nietzsche, konu itibari ile bu şekilde ele alınması gerekiyordu. Konunun dışında olaraktan üst insan hayır demez, Nietzsche üst insan mıdır, üst insan ne yapar? Daima olumlar). Peki, neden böyle? Neye hayır diyor? Nietzsche neyi sorun ediyor veya neleri? Tüm bu sorunlarının sanatla olan derinlemesine ilişkisi nerede? Nietzsche’nin put dediği ve o putların karanlığı nerede? Sanat tüm bu putların neresinde kalıyor? Bilgeler, filozoflar ve hatta halk hep birşeyleri kutsallaştırmışlar. Şeylere değer yüklemişler. Bunu yaparken de kuşkusuz bir şeylerden vazgeçmişler. İşte Nietzsche’nin sorun olarak gördüğü nokta buradadır. Vazgeçtikleri şey insan insanın kendisine ait olan yaşamsal eylemlerinin ve bu eylemlerin temelinde bulunan içgüdülerin kendisidir. Bunu gerek felsefe gerek din yada psikoloji yoluyla yapmışlardır. Örneğin “cinsellik hakkında, kıssadan hisse yeri