Kayıtlar

MISSING/ÖZLEM

Resim
I miss what light comes through window To my life I miss what scent of flowers which infiltrate into At the winds When they are nearby me, I miss, too To missing The missing doesn’t belongs to instant, seem like, That’s belongs to every instant When missing end, you too end Might that end? What will happen, if so When it ends Passengers who are stranded? [1] [1] Özledim pencereden gelen ışığı Hayatıma Özledim rüzgarlarda içeri sızan Çiçeklerin kokusunu Onlar yanımdayken de özlüyordum Özlemeyi Özlem anın değil, sanki, Her anın parçası Bitti anda sende bitiyordun Biter miki? Ne olacak öyleyse Bittiğinde Yarı yolda kalan yolcular?

TABLODAKİ SUSKUNLUK

Resim
Şu tablodaki suskunluğu görüyor musun Eğer sende böyle sussaydın paylaştığımız ortak anlar adına Daha çok şey söylemiş olurdun En azından hatırası kalırdı anın, sessiz konuşmamız adına Konuşuyorken sevişmedeki hazzın adını haykırıyor Kendini çalıyorduk kendinden Bedenindi konuşma hakkı Bedene konuşma hakkı tanımıyorduk Şimdi şimdi umuyorum ki Gözyaşlarını anlatmaya çalışmıyorsundur Onların kelimelerini kendi kelimelerinle değiştirmiyorsundur Seviş seviş seviş gözyaşlarınla şimdi Ama onlar adına Başka başka nağmeler çalma

IN MEMORIAM OF KIM JONGHYUN

Resim
08/04/1990— 18/12/ 2017 [1] In the wake of the songs that has been sung thousands of times Was it saying goodbye of a voice Despite the guffaws Like flowing of tear Despite all the rains A flower that withered within twenty seven seconds Was it voice of a farewell That the way the winds blow the leaves away But his whole existence Like the things that migratory birds had left behind as gifts Which sings their own songs Was that a farewell You know it, don't you? While going You have never gone, are still living Voice of you, every time Sings the song of today Staying, your soul is with us on each day The whole which consists of a-little-of-me and a-little-of-you Also of each-of-us and none-of-us For this reason Want to rebel, the questions! Poet: Cihat ÖZKAN [1] I translated my poem that is abouth Kim Jonghyun and from my Kim Jonghyun writing, for that reason foreigner people wanted translation of this poem of mine. ...

KIM JONGHYUN

Resim
Bir sabah uyandınız ve artık kapıda şarkılarıyla sizi her sabah karşılayan bir kuşun cıvıltıları artık yok. Bir sonbahar da bakmışsınız ki tüm çiçekler solmuş ve size bakıyor geriye kalan dalları. Bir bakmışsınız, bakmışız… Birisi dönüp bir bakmış ki yanı başında soluduğu bir nefesin eksikliği hissediliyor. Binlerce kilometre öteden hissedilebilir mi denilebilecek bir nefes. Topraktan göçmüş, doğayla kalbinize sahip çıkmış, orada saklı, orada sizinle yaşıyor- ama o artık gözlerinize bakmıyor, sizin bedeniniz dışında bir varlık taşımıyor. Ama sizinle beraber yaşıyor- bütünlüğün içinde seni kendi içerinden dışarı koyarak. Binlerce kilometre öteden algılanabilir mi denilebilecek bir dokunuşla. Toprakta ölüm, insanla bütünlüğünde ölümsüzleşen bir titremeyle son buluyor-ebediyen her defasında yeniden başlamak için. Binlerce kilometre öteden anlaşılabilir mi denilebilecek bir çağrıyla. Binlerce kilometre ötelerden bahsederken şaşırıyor kalemim- kim gözlerini kaldırdığında, gördüğünü algı...

AŞK GİBİ

Resim
Sevdiklerimizi sahip olmuşçasına toprağa gömüyoruz Beraberiz zannederek zavallıca Hayalleri kendi hakikatlerimizin merteğine bağlamak istiyoruz Zaten tüm inandığımız yalanlarımız hakikattı ya --Yalan olarak! Hep "bak, hep sabrediyorum" diye diye Karşıdakinin sabrının bilmecesini bilemeye çözemeye… Kendi yalanlarına inanan insanları gördükçe "Biz hakiki miyiz" demiyor muyuz? --Doğrudur Zayıfların gücü yetmeyecek böyle bir soruya cevap vermeye Ama cevapları olacak her daima yine de --Bu böyle Neredeyse- yalanların bahanesi hakikat oldu olalı. --Oysa Hakikat, sahip olunacak şey olmaktan daha öte Aşk gibi!

TITANIC

Resim
Cümbüşte kırıldı, insan orta yerinde Nefeste kesildi yaşamın demli yerinde Kubbesi akıttı okyanusların aşkın üzerine İki elin ucunda dünya kuruldu Kolların ilk buluşma yerinde yaşamın anlamı kaldı Ebediyette canlı canlı koşacaktı Sonsuzluğun küçük sandalı Titanic adını aldı Haykırdı, sessizce I’ll never let go, Jack. I’ll never let go. I promise… Kâinat, bunu duydu, duyacaktı Damlalar gül oldu, aşk gülde yüzüyordu Tanrı bile eğilmiş, ona tapınırken bulundu Hüzünle, hüzünlü bir neşeyle I’m flaying Jack… Hala yaşıyordu, aşk Cihat Özkan aşka aşkla yazıyordu Kalemin mürekkebi, ıslanıp, sayfayı yaralıyordu Küçücük sandal nice yaşlar da yüzüyor Varoluş utancından utanıyordu…

İNSANIN İFADESİ

Resim
Ayni hayatin icinde bir baska ayna Dönüp dönüp bakiyorsun Bulamiyorsun hakikate takili bir halka O zaman yarat diyorsun hakikati Neden yasayalim kendimiz disinda Devamı; Cihat Özkan'ın "Lucifer: Felsefenin Senfonisi" adlı kitabında bulunmaktadır.