12 ANGRY MEN (12KIZGIN ADAM 1957)
Siz
hiçbir şeyden şüphe etmeden mi karar veriyorsunuz? Ya verdiğiniz karar yanlış
ise. Keşke diyerek geçmişe borcunuzu ödeyebilir misiniz? Geçmişe
dönemeyeceğiniz kesin. Hatta bir saniye öncesine! Birisi ile tartışmak var mı
hayatınızda- ya kendinizle! Şimdi tahayyül edilecek olursa, bir adım atacaksınız
ve körsünüz. Böyle bir durumda hiç şüphelenmeden adım atabilir misiniz? Ki
adımınız ölümünüze ve yaşamınıza neden olacak bir adım! Ya bir başkası hakkında
bir karar alırken nasıl bir adım atacaksınız? Tüm delillere sahipsiniz- bir
bakıma her deliliniz; önyargıyı içinde taşıyan birer deliliğiniz! İşte bu
yüzden bir konu hakkındaki deliliğiniz! Buradaki her bir cümle bu filme ait bir
yorum mudur aslında? Acaba bu film de sadece bir film midir? Filmin anlatısı
ile sanatsal açıdan değerlendirilmesi nasıl gerçekleştirilmelidir? Ben burada
kısaca bu filmi değerlendireceğim-her değerlendirmem sizin deneyiminizi;
deneyiminizin ötesinde dünyaları ve yeni hayat bağlarını değerlendirmek olan.
12
Kızgın Adam filminin bir sanat filmi olmadığını söyleyebilirsiniz Lacancı bir
yorumla; çünkü burada 12 adam bir çocuk hakkında tartışıyorlar ve bu tartışma
sonunda ön yargılar kırılıyor ve çocuk kurtuluyor. Evet, bir umut vadettiği
için sanatsal açısından sanat filmi sayılmayabilir. Fakat her bir sözcüğün
şüpheciliğini yaratma açısından ve sanat filmi olması yönünde kendinden de
şüphe ettirmesi açısından kendisinin insanlık için bir umut vadetmesini de
şüpheye düşürdüğü için gerçekten bir sanat filmi olduğu da iddia edilebilir.
Ayrıca bu filmdeki tek bir sahne bizim hayatımızda yaşanan her bir sahne.
Bambaşka bir dünya ama aynı zamanda hayatın anından yakalanan bir parça! Umut
vadeden bir film ama umut vaat eden herşeyden şüphe edilmesini ortaya koyan da
bir film. En önemlisi de filmdeki
çocuğun hayatını kurtaran 12 kızgın adam. Özellikle kızgın, çünkü başkasına
kızgın ve başkasına olduğu kadar kendine de kızgın. Şimdi, kendine kızamamayı
gösteren bir sanat filmi; izledikten sonra, “aaa çocuk kurtuldu” diye
sevinebileceğiniz! Ama aynı zamanda
insanın kurtulamadığını da gösteren bir filmdir bu film. Mekanik ama yaşayan,
siyah beyaz ama rengârenk bir film, tek mekân odaklı ama sonsuz hayat anını
binlerce zihnin odacıklarında insana yaşatan bir film! Peki, bu on iki adam
neden ve kime kızgındır?
Bir
çocuk mahkemeye çıkarılıyor ve çeşitli delillerle suçlu olarak yargılanıyor. Suçu
şudur; babasını öldürmek. Bu çocuğun kaderi 12 kişilik bir jürinin eline
bırakılıyor. Bu jüriden 11 üye yaklaşık beş dakikada çocuğu suçlu buluyor. Onlara
göre deliller şüphe götürmez- ama jüri üyesinin şüpheli olması koşulunda suçsuz
bulma hakkı da var bu trajik durumda. 1 kişi ise bu 11 kişiye karşı çocuğu
suçsuz buluyor. Gerekçesi sağlam- trajik durumu yaratan koşul; şüpheleri var
çocuğun suçsuzluğu hakkında. Bu karar karşısında 11 jüri üyesi “ne yapılacak”
diye soruyor. Bu tek başına kalan bir kişi “tartışalım” diyor. Tartışıyorlar ve
bir iki oluyor, sonra üç oluyor ve dört beş derken 11 suçsuz bulan ve 1 suçlu
bulan kalıyor. 1 kişi bir kurtarıcı edası ile tüm koşulları tersine
çeviriyor-trajik koşulun ona verdiği avantajın kendisi ile. Doğrudur yukarıda
da belirtildiği gibi Lacancı perspektiften bu bir sanat filmi değildir. Çünkü
umut satıyor ve kurtarıcılık vaadiyle filmin izleyicisine hep bir kurtarıcılık
ve kurtuluş masalı sunuyor. Ne yazık ki İsa gelmeyecek- ne de İsalar!
Fakat
filmin diğer bir yönü var. Bu tüm koşulları değiştiren adam kendisini de
şüpheli bir noktada seyirciye sunuyor; ya çocuk suçluysa-ya çocuk suçluysa? İsa
kurtarıcımı yoksa acıma duygusunu her daim yaşatan Hristiyan’ca zayıf bir çoban
mı? Bu soru bu filmi izleyen herkesin kendisine sorması gereken bir soru. Bu soru
bir “ya-ya da” sorusu! Ama filmin kendisini bu kurtarıcılık masalında kurtaran
şeyde bu şüphe üzerinde kaldığı noktadır denebilir. Çünkü seyirciye umut
satmadığı gibi, her durumla karşı karşıya gelmeye de hazır ol dercesine bir
tavırdır bu filmin tavrı. İşte bu açıdan bu film bir sanat filmidir; çünkü ne
umut satıyor ne de tüm ümitleri yok ederek insanı eylemsiz bırakıyor. Filim sadece
“dünya bu kadardır” ve ya “böyle durumlarda dünya da vardır” diyor.
Peki,
bu adamlar neden kızgın ve kime kızgın? Bu adamlar birbirini tanımayan ve bir
araya getirilen insanlar. Ama ne yazık ki birbirinden etkilenmeleri sadece ön
yargılar üzerine kurulu en başından itibaren filmin. Asıl önemli olansa
kendileri de bunun farkında. Kendileri de işlerini yapmadıklarının farkında. Bir
misalle İsa olanla-ama İsa olmayanla-kendi eylemlerinin ve işlerini yapıyormuş
gibi gözüktükleri halde işlerini yapmayanların tavırlarını kendilerine
gösteriyor. Peki, bunu nasıl mı yapıyor? Nasıl ki İsa sırf kendi yaşamıyla Yahudi
toplumundaki tüm ikiyüzlülük ve hataları gösterebildi ise burada ki 1 jüri de
aynı pozisyonda sayılabilir İsa ile. İşini yaparak işini yapmayanlara sırf
kendi eylemiyle nasıl ikiyüzlü ve sahte olduklarını gösterdi. Dolayısıyla ilk
başta herkes bu tek jüriye kızgındı. Ama bu tek jüri de en baştan beri
kendisine kızgındı. Nasıl “şüpheyi” onlara gösteremedi diye. Ayrıca o bu
şüpheyi göstermeye başladıkça ve diğerleri de şüphe hisseden sayısı arttıkça
birbirlerine olan kızgınlıkları da arttı. Fakat asıl temel de olan bu adamların
her biri kendilerine kızgındı. Demirin ateşte kendi içindeki atomları kızdırması gibi! Çünkü biliyorlardı
artık bu dünya bu kadardı ve bu dünya da tam da böyle işini yapan-yani işini
yapmayan-insanlar vardır. Seyirci de bunu uyandırması ve seyirciyi kendi hayat
bağlamlarından çıkararak dünyanın realitesini-var olan halini-göstermeye
yönelik sahnelerle doludur bu film. Üstelik bu bir sanat filmidir çünkü bu
filmin seyirciyi bıraktığı yer ümit edilecek gelecek hayalleri değildir. Ya da
ümitsizliğe düşürecek korku masalları. Bu filmin seyirciyi bıraktığı nokta
şüphenin varolduğu sıfır noktasıdır; ne şanslı ki insanlık bu sıfır noktasına
çekilmeyi Descartes göstermiştir. Asıl
sorulması gereken soru işte şudur;-filmin sanat filmi olmasına temel bir
gerekçe veren soru: İşte bu sıfır
noktasına çekilerek şüphe etmeye ve şüphe edilmeyecek olanı bulmaya seyirci ne
kadar cesaretlidir?
Yorumlar
Yorum Gönder