BİR OZANIN SAZINDAN…



“Önce yok ol,

 Ol ki özün ancak kendi elinden olabilsin.

Sonra var ol,

Ol ki varlığın yüceliği gözlerini daha yakmadan kör etsin.

Hakikat, yalnız lodosla gelen yağmur damlalarıyla biriksin,

Sonra birden boşalsın sağanak gibi tüm aynılığın dehşetine.

Bir ben, bir ruh soyunsun,

Sudan bir balık, buluttan bir nem olana kadar…

Nemin yalnız senin olsun,

Yağmak istediğinde yağdır,

Şimşekler bile çaktır,

Dar semtlerin yüzsüz kalabalığına…

Kurakta bile başına fındık kadar doluları düşür,

Düşür ki varoluşun asil

Bir o kadar kibirli heybetini yerle bir etsin.

Sana daima haddini bildirecek bir boşluğun,

Ölümü arzulayan tutsaklığın

Ve gözleri dolu dolu yağan hiçliğin olsun...”

"Can kusar, yüreğin içi bulanır. Peki ya aklın, aklında kafası karışır. Sonra tekrar düzelir bu böyledir. Çizgileriyle ve kıvrımlarıyla övünen beyin, kargaşayı düzelterek işine koyulur. Lakin yüreğin nedensiz titremesine neden olan bir koku, bir ses ya da temas edilmiş her ne varsa geçitsiz izin verilmez. Bu rasyonel kıvrımlarda sevgiye daimî engeller vardır."

“Bir ağrı saplandı sallanan kemiklerimin derisine,

Aralıklı olarak hissettiriyor kendini

Sıyrılıyorum kim bilir son kalan kişiliğimden!

Varlığının elzemliği beni ve enerjimi tüketiyor olsa da

O giderek sabırla güçleniyor içimde…”

"Zihnine karışıyorum, duygularını kullanarak duygularımı çözümlüyorum. Kelimelerin büyülüyor, dudaklarımı mühürlemesine engel olamıyorum. Düşünmeden vasıtasız varıyorum sana, seni tanıyor ve en yakının oluyorum. Mücadeleni mücadelem olarak kabul ediyorum. Cümlelerin cümlelerimi, ruhun bedenimi, zihnin duygularımın tamamlıyor. Görüyorsun ya, uzun bir ayrılık sonrası seninle yeniden bir ve aynıyız. Bir anlık yabancılık dahi çekmeksizin seviyorum yine seni. Delicisine kucaklıyor, öpüyorum o en derin yaralarından, ruhunda oluşmuş çatlaklarından sarıyorum seni… Sana doğru açılırken görünmez kesiklerim kapanıyor, derimde kabuk bağlayan her yara sızısını unutuyor, neşeden sevinçten iyileşiyor tüm acılar."

"Yaşamımda sadece uyku ve sessizlik var şimdi. Yıllardır uyanık kalmanın zorluğu hem ruhumu yıldırdı hem de bedenimi aşındırdı. Eskicide mahalle mahalle gezdirilen bakır bir tava gibi baştan vazgeçilmiş bir ömrü yaşamayı düşünmeden kabul ediyorum. Sonumu daha çok seviyorum. Böylece belirsizlikler ortadan kalkıyor ve sadece yenik düşerek elde ediyorum kaderimi. Hiçbir şey yapmama eylemiyle kendi girdabımın içinden çıkabiliyorum. Böylece belirsiz kimliklerin karmaşası içinde kimliksizliğimi taktım yüzüme; ne kadın ne erkek ne eş ne de dost neye ve kime benzeyeceği belli olmayan bir oluşum olduğumu varsayıyorum sadece. Hükümsüz bir suretin et yığını olarak, ruhuna kavuşmak gibi bir hataya düşmemiştim henüz o zamanlar. İşte bu hatanın öncesinde sadece bir hamleyle en kusursuz olana yöneliyorum, yani sana."

"İlk varoluş, ekildiği çorak topraktan yeşermiş olanın tohumudur. Eser yalnız onu yaratanın, kemiğinden derisine ince çizgileriyle buluşturduğu bir tuvaldir. Sanatçının hiç müdahale edemediği eserinde elbet bir gün atasına dönecek olanın, bir zift gibi beyninin derinlerine yapışmış hakiki hatıralarının izini sürecektir."

Yazar: Sevgi OZAN

Tablo: Marian FOX


Yorumlar

Popüler Yayınlar

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

"ŞAHANE BİR ŞEY YAŞAMAK"

KÖPEK KATLİAMI BİR ÇÖZÜM MÜDÜR?